![]()
Selami SAYGIN
selamisaygin@gmail.com
SURİYELİLERE DÜŞMANLIK İNSANLIĞA DÜŞMANLIKTIR
08/07/2017 Tarihte, Macarlar, Polonyalılar (lehliler), Ukraynalılar, İsveçliler, Yunanlılar için savaşa giren, bu savaşlarda hadsiz hesapsız can ve mal kayıbı yaşamış bir milletin çocukları şimdi Suriyeli çaresiz sığınmacıları tartışıyor. Sokaklara dökülen saldırganlar Suriyeli arayıp öldüresiye dövüyorlar. Suriyeli sığınmacılara düşmanlık etmek bir kesim için giderek siyasi bir dava halini almaya başladı. Hitler’in kapı dışarı ettiği Yahudilere İstanbul Üniversitesinde çalışma imkanı verilmesi ile övünenler, İspanyadan kovulan Yahudilere İzmir/Selanik’te yer yurt verilmesi ile övünenler Suriyelilere düşmanlık ediyorlar. Niçin? Bir defa Suriyelilere düşmanlık edenlerin neredeyse ortak özelliği Ak Partiye’de muhalif hatta düşman olmalarıdır. Oysa Ak Partiye muhalif olmanın haklı haksız nedenleri olabilir. Sırf onun siyasetine düşmanlık edeceğiz diye Suriyelilere de düşmanlık ediyorlar. Oysa içerdeki siyasi farklılıklar için asla sığınmacılar intikam alınacak bir topluluk değildir. Sığınmacılar için mevsimlik yalan tedavüle sürülüyor, en çok rağbet gören yalanlar ise onların seçmen yapıldığı veya vatandaşlık verildiği yalanlarıdır. Her seçim döneminde koca koca insanlar bu yalanları ciddiye alıyorlar. Böylece seçim kaybetmenin de bahanesi Suriyeliler oluyor. Her Suriyeliye maaş verildiği ev kirası verildiği yine her Suriyelinin hemen üniversiteye kayıt yaptırdığı yalanına bile inanacak saflar bulunuyor. Sığınmacılara düşmanlık için en büyük kaynak da tarih oluyor: Osmanlıya ihanet etmişler, arkadan hançerlemişler vs. Bunları dinleyen okuyan zanneder ki Osmanlı ordusu ile İngiliz Fransız orduları değil de Arap orduları savaşıp Osmanlıyı yok etmiştir. Osmanlı bu kadar önemlidir de onun adının tarihten silinmesi niye bayram gibi kutlanmaktadır? Osmanlı padişahının İstanbul’dan gidişi niye apayrı küfürlere neden olmaktadır? İstanbul ve diğer şehirleri işgal edenler İngiliz/Fransız generalleri miydi yoksa Arap generalleri miydi? Osmanlının adını tarihten silenlerin heykelleri ile meydanları dolduranların sonra Osmanlı için Arap düşmanlığı yapmaları iğrenç değil midir? Yüz yıldan beri Türkiye’de milliyetçi olmanın neredeyse vazgeçilmezi Arap düşmanlığıdır. Bunun için Türkçeyi Arapça kelimelerden arındıranlar onların yerine İngilizce kelimeleri almaktan utanmadılar. Tarihi mutlak mana da millet mücadelesinin alanı olarak görenler nedense sürekli Araplarla mücadele ediyorlar. Osmanlıyı paylaşmak için dört bir taraftan saldıran İngiliz, Fransız v Rusları görmeyenler bütün hınçlarını Arab’dan çıkarmaya çalışıyorlar. “Biz aynı duruma düşmüş olsaydık Suriyeliler bize yardım eder miydi? Etmezdi.” Diyorlar. Bir insan can derdine düşüp de senin kapına, ocağına sığındığında, ona dur bakalım, ben aynı durumda olsaydım, bana yardım eder miydin, diyerek alınacak cevaba göre mi yardım edilecektir? Böyle bir karşılık yardımdan çok ticaret olmaz mıydı? İnsanlık, Allah rızası bunun neresindedir? Milliyetçilik duyguları ile sığınmacılara düşmanlık edenler, Türkiye’yi Suriye’nin iç işlerine karışmakla suçluyorlar. Bunlar aslında gizli Baasçıdırlar. Oysa o Baas ki sosyalisttir aynı zamanda Arap milliyetçisidir. Sığınmacılara düşmanlık edenler, Türkiye bunları almamalıydı madem aldı şimdi kapı dışarı etmeli diyorlar. Yediyüz binden fazla Suriyeliyi Katil Esat yönetimi katletmiş, Türkiye sığınmacılara izin vermeseydi katledilenler belki birkaç milyon olacaktı. İslam sözkonusu olduğunda hümanizm masalları ile İslam’a itirazını gizleyenler sığınmacılar sözkonusu olduğunda ise Miyanmardaki Sırbistandaki katiller kadar gözleri dönmekte kendilerinden geçmektedirler. Bunların insanlık, hümanizm anlayışları nedense Müslümanları, sığınmacıları bir türlü içine almıyor. Oysa bu konuları tarih, siyasi ve milliyetçilik tartışmalara boğmadan soğukkanlılıkla ele almak icap eder. Suriyelilerin Türkiye’ye sığınması bir defa coğrafi zorunluluktur. Suriye Türkiye’nin komşusudur. Can derdine düşen Suriyeliler komşu Türkiye yerine Kore’ye Küba’ya mı gideceklerdi? Bu dönemde Türkiye’yi yönetenler sığınmacılara kapıları açarak dünyaya bir insanlık dersi verdiler. Milliyetçi olanların bu duruma dikkat ederek kendi ülkeleri ile iftihar etmeleri gerekmez miydi? Üstelik sığınmacılar Türk, Arap ve Kürtlerden oluştuğundan Türkiye’deki toplum kesimlerinin de uzak yakın akrabası durumundadırlar. Dünyada olup bitenlere bakıldığında, İngiltere, Fransa, Almanya, ABD gibi ülkelerde kimler sığınmacılara düşmanlık etmektedir? Türkiye’de neredeyse bütün sol kesim, Kemalist kesim, PKK çevreleri, İran’dan esen yellerle cezbeye tutulanlar sığınmacılara düşmanlıkta yarış halindedirler. Türkiye’de Suriyeli sığınmacılara düşmanlık edenler böylece kimlerle aynı safta olduklarına bakmazlar mı? Hiçbir felaket, zorluk ilanihaye kalıcı olmaz. Her felaketin, zorluğun ardından bir kolaylık gelir. Nasıl ki Birinci Dünya Savaşında, Milli Mücadele döneminde Pakistanlıların Türklere gösterdikleri yakınlık, yardım destanlık çapınsa ir insani, İslami dayanışma örneği ise bu günün Türkiye’sinin Suriyelilere gösterdiği yakınlıkta aynı değerdedir. Sel gider kum kalır misali T. Erdoğan’a Ak Partiye muhalefet edeceğiz diye Suriyelilere düşmanlık edenler hatırlamadırlar ki aslında bu davranışları ile Türkiye’nin geleceğine karşı, insanlığa karşı düşmanlık etmektedirler. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
TAHRAN'DA SALMAN RÜŞDİ'NİN GÖLGESİ - 28/07/2021 |
Hindistan asıllı İngiliz vatandaşı Salman Rüşdi (D.Bombay.1947) Eylül 1988’de İngiltere’de “Şeytan Ayetleri” adlı romanını bastırmıştı. Kur’an’a, Hz. Muhammed'e ve onun temiz eşlerine ağır hakaretler/küfürler içeren bir romandı. |
DOĞU TÜRKİSTAN - 21/01/2021 |
Tarihi metinlere göre Türkistan adı, Soğd/Tacik dilinde ve ilk defa 7. Yüzyılda yazılı kayıtlarda yer almıştır. 8. Yüzyılda Arap coğrafyacıları, seyyahları Türkistan adını kullanmıştır. |
AYASOFYA'DA BATI VESAYETİ YIKILIRKEN - 21/07/2020 |
MEB Abidin (Özmen) Bey’in, 29 Kasım 1949’da Ayasofya Hatıra defterine yazdıklarına bakılırsa, Ayasofya’nın camilikten çıkarılıp müze yapılması çalışması 1931’de başlamıştır. |
TARİH İLE KAVGA ETMEK - 30/06/2020 |
Tarih olayları, bilimsel çerçevede müzakere konusu olmak yerine siyasi kavgaların, yarışların konusu olmaya devam ediyor. |
ESKİ YANLIŞ İLE DOĞRU SONUCA ULAŞILMAZ - 23/06/2019 |
ESKİ YANLIŞ İLE DOĞRU SONUCA ULAŞILMAZ |
KİRALIK BİR DESTANCI VE AJAN NAZIM HİKMET - 26/02/2019 |
Erzurum’dan tanıyıp sevdiğim saygı duyduğum, her haliyle abi olarak bildiğim bir zatın, “Nazım Hikmet ve Erzurum (Doğumunun 117. Yılı Anısına)” başlıklı yazısı ise pek çok açıdan üzüntü vericidir. |
PARTİLER ÜSTÜ ADAY - 01/05/2018 |
Adınla bir defa olsun girip de kazandığın bir seçim oldu mu? Geldiğin her yere bir başkasının adıyla ve himmetiyle geldi isen bu hava bu kibir nereden çıktı? |
Çanakkale Savaşlarına yeniden bakarken - 18/03/2018 |
Çanakkale Savaşlarına yeniden bakarken |
Kahramanlık - 16/07/2017 |
Kahramanlık |
![]() |