![]()
D.Murat CENGİZ
d.murat_cengiz@hotmail.com
VESİLETÜN NECAT
11/06/2022 MEVLİD GELENEĞİ BAĞLAMINDA VESİLETÜ’N-NECAT’TAN İZDÜŞÜMLER Mevlit (mevlid)doğum yeri- doğum zamanı manasına gelen; ismi zaman/ismi mekân kalıbında Arapça bir sözcük. Kelimenin edebî ıstılah (terim)olarak ihtiva ettiği mana ise kısaca; Peygamberimizin doğumunu anlatan manzum eserler şeklinde ifade edilebilir. Peygamberimizin doğumundan bahseden mevlitlerde kimi zaman siyer ve tarihi kaynaklarla örtüşen bilgiler mevzubahis olsa da çoğu zaman –bu eserlerin edebi ve manzum eserler olması sebebiyle- şairlerin muhayyilesiyle dile getirilen afakî anlatımlar olduğu da bir gerçektir. Mevlit törenlerinin tarihçesine baktığımızda bir hayli farklı manzarayla karşılaşırız. Bilindiği üzere Hz. Peygamber, Hulefa-i Raşidin, Emeviler ve Abbasiler dönemlerinde herhangi bir mevlit töreni, Peygamberimizin doğumunu anlatan bir kutlama söz konusu değildir. Kaynaklara göre ilk mevlit törenleri, Şii Fatımi Devletinde Muiz Lidinillah (972-975) zamanında oluyor. Sünni çoğunluk bu törenlere katılmıyor. Eyyubiler döneminde mevlit kutlamalarına son veriliyor fakat XIII. yüzyılın başlarında bu törenlere yeniden başlanıyor. Memlukiler devrinde de kutlamalar devam ettiriliyor. Kuzey Afrika ve Endülüs’te ise Maliki âlimlerinin muhalefetine rağmen mevlit törenleri yaygınlaşıyor. Osmanlılarda mevlit törenleri III. Murat zamanında (1588) resmi hale getirilmiştir. Mevlit kutlamasına Cumhuriyet’in ilanından sonra son verilmiştir. Günümüzde ise Arap yarımadasındaki bazı bölgeler haricinde İslam dünyasının çoğunda bu törenler yaygın bir şekilde kutlanmaktadır. (Temel İslam Ansiklopedisi – İSAM- 8. C. S. 527) 15. yüzyıl şairlerimizden Süleyman Çelebi (ö.1422)mevlit geleneği içerisinde önemli bir halka oluşturmuştur. Kendisinden sonra da onlarca mevlit yazılmış olmasına rağmen Süleyman Çelebi’nin “Vesiletü’n-Necat” (Kurtuluş Vesilesi)isimli eseri apayrı bir niteliğe sahiptir. Birçok mevlit şairinin adı sanı unutulmuş olduğu halde Süleyman Çelebi’nin günümüze kadar şöhretini sürdürmesinde gerek kullandığı sade dilin gerekse de eserinin muhtevasının etkisi olsa gerek. Şiirin biçim özellikleri ve ahenginin de onun kalıcılığında tesiri vardır. Günümüzde doğum, ölüm, sünnet, düğün gibi etkinliklerde adeta bir vecd içerisinde okunmaktadır. Süleyman Çelebi Yıldırım Bayezid döneminde yaşamıştır. I. Murat’ın sadrazamlarından olan Ahmet Paşanın oğludur. Kültürlü bir ailede yetişmiş olduğu malumdur. Mesnevi nazım biçimiyle yazmış olduğu mevlidi (Vesiletü’n-Necat) yedi yüz beyitten fazladır. Bu beyitlerden bazılarının Çelebi’ye ait olmadığı düşünülmektedir fakat hangilerinin ona ait olmadığı ile ilgili kesin bir kanaat bulunmamaktadır. Mezkûr eser; münacat, veladet, risalet, mirac, rıhlet ve dua bölümlerinden oluşmaktadır. Biz bu bölümlerden, muhtevasının daha sahih ve güzel olduğunu düşündüğümüz münacat bölümünden bazı beyitlerin çağrıştırdıklarını âcizane dile getirerek hem duygularımızı arındırmak hem de bu vesileyle merhum Çelebi’ye rahmet dilemek istiyoruz. Allah adın zikredelim evvela Vacib oldur cümle işte her kula “Her kul için, her işte Allah’ın adını anmak gerekir. Biz de ilk önce Allah’ın adını analaım.” Evvela Allah’ın adını anmalıyım. Bütün işlerime onun ismiyle başlamalıyım. İşlerimizin başı da sonu da onun izniyle hitama erer. Evvelimiz o, ahirimiz odur. Onunla yola çıkar, onunla menzile varırız. İnsan kimliğimiz onunla kemale erer. Onun adıyla başlamak, insan oluşumuzun bir gereğidir. Allah adın her kim ol evvel ana Her işi asan eder Allah ana “Allah’ın adını evvela kim anarsa Allah da o kişinin her işini kolay kılar.” Onun adıyla zorluklar kolaylığa inkılâp eder; dağlar aşılır, ırmaklar geçilir. Geçit vermez kayalar onun adıyla yol olur. Onun ismiyle denizler büzülür, ırmaklar süzülür. Yollar kıvrım kıvrım olup tepelerin doruklarına sarılır. Yüce dağlar taşısa da zirveleri bağrında, yamaçları serverlere yol olur. Onun adıyla enginlerden zirvelere, her tomurcuk gül olur. Dikenler gül, güller onun narıyla kül olur. Allah adı olsa her işin önü Hergiz ebter olmaya anın sonu “Allah’ın adı her işin başında anılırsa o işin sonu asla hayırsız olmaz.” O, bütün hayırların kaynağıdır. İşleri hayra tebdil eden odur. Onun ismiyle hayra erişir, onun ismiyle şerden beri oluruz. İşlerimizin neticeye ulaşması onun adıyla olur. “Ya Allah” diyerek işe girişen “maşallah” ile mukabele görür. “Evvelallah” şiarıyla amel eden “tekabbelallah” ile karşılık bulur. Hem kendine hayır temin eder hem dahi şerri def eder. Her nefeste Allah adın de müdam Allah adıyla olur her iş tamam “Her nefeste daima Allah’ın adını an; her iş Allah’ın adıyla tamam olur.” Soluğumuzu Allah’ın yüce ismiyle doldurmalıyız. Onu anmalıyız ki nefsimizi arındırmış olalım. Onu zikretmeliyiz ki işin başlangıcı da hayır, nihayeti de hayır olsun. Sonumuz abad olsun da halimiz berbat olmasın. Nefesimiz Hak yolunda tükensin, Hakk’ın nuruyla şulelensin. Hak bizlere yar olsun da başkaları ağyar olsun. Ayarımız Hakk’ın mizanında tam olsun. Sözlerimiz onun sözüyle tamam olsun. Bir kez Allah dese şevk ile lisan Dökülür cümle günah misli hazan “Dil bir kere şevk ile Allah dese her günah güz (yaprağı)gibi dökülür.” Dil şevk ile Allah’ı anarsa Allah da onun istiğfarına af ile karşılık verir. Her günahında sığınacağı, her ilticasında yönelip affına müracaat edeceği yegâne varlık Allah’tır. Yalnız ona, onun adıyla sığınır; yalnız ondan yardım dileriz. Odur bize yol gösteren, odur hidayetiyle yolumuzu aydınlatan; bizi karanlıklardan aydınlığa irtifa ettiren. Rahmetiyle bizi kuşatan odur. İsmi pakın pak olur zikreyleyen Her murada erişir Allah diyen “Onun temiz adını anan temiz olur; Allah diyen (kişi)her murada erişir.” Onun temiz adını anmak; dilimizi, gönlümüzü, yüreğimizi, dimağımızı, aklımızı temizler. Bütün kirlerimizden arınmak için Allah’ın tertemiz ismine sığınırız. Ahvalimizden sudur eden manevi kirleri onun pak ismiyle yıkamış oluruz. Böylece berrak olur gönlümüz. Arınmak isteyen ona yönelir, onunla temyiz eder kendini. Onunla murat alır, onunla bermurad olur kişi. Aşk ile gel imdi Allah diyelim Dert ile göz yaş ile ah edelim. “Gel şimdi aşk ile Allah diyelim; dert ile gözyaşıyla ah edelim.” Allah’ın adını aşkla, şevkle analım; günahlarımızı sırtımızda günah gibi bilelim ve onlardan kurtulmak için gözyaşı dökerek ah vah edelim. Rabbimize sığınalım, onun yüceliğine münacatta bulunalım. Her günahımıza ah ile vah ile yanalım. Eyvah ile günahlarımızdan teberri kılalım. Ola kim rahmet kıla ol padişah Ol Kerim ü ol Rahim ü ol İlah “O Kerim ve o Rahim ve o İlah ve o Padişah ola ki (bizlere) rahmet kıla.” O Kerimdir. Sonsuz nimetlerini bizlere cömertçe bahşedendir. Bize karşılıksız ikram edendir. O, rahmetiyle bizleri kuşatmıştır. Merhameti ve şefkati nihayetsizdir. O, bütün âlemlerin hâkimidir, malikidir. Bütün mevcudat emrine amadedir. Mülkünde ortağı yoktur, onda dilediğince tasarrufta bulunur. Onu anar, ona sığınır, ona münacatta bulunursak elbette ki malikü’l mülk olan Rabbimiz bizlere rahmetini esirgemeyecektir. Rabbim, Süleyman Çelebi’yi de, bizleri de rahmetiyle kuşatsın; kulluğumuzu daim kılsın ve kurtuluşumuza vesile kılsın yolumuzu. D. Murat CENGİZ
|
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
YANLIŞ BATILILAŞMA MI BATILILAŞMA YANLIŞI MI? - 17/12/2021 |
Düşüncelerimizin bir nevi taşıyıcıları olan kavramlar, ait oldukları zihniyetin izlerini her tınıda belli ederler. Buna bağlı olarak insanların tuttuğu yol bazen sahil-i selamete varır, bazen de bir çıkmaza duçar olur. |