Artık herkesin malumu, Akdeniz’de yaklaşık olarak 20 ülkenin donanması, 40 ülkenin gemisi ve uçak gemileri de içinde olmak üzere ortalama 200 civarında savaş gemisi var.

Türkiye iki petrol sondaj gemisi ile ve iki sondaj koruma muharip gemiyle arama tarama yapıyor.

Bu yetmiyormuş gibi adeta Arapgir kaymakamı gibi kendi tayin etmiş olduğu Libya hükumeti ile dikte ettiği bir anlaşmayı ilan edip, Libya’ya asker çıkartıyor ve işte bu 20 donanma ve 40 ülkeye ait 200 küsur savaş gemisi arasından geçerek Libya’ya sürekli silah ve mühimmat sevkiyatı yapıyor; sadece Libya olsa, Tunus ve Cezayir’de yüzümüzü Afrika’ya döndüğümüz zaman tam karşımızda İsrail var mıdır? Vardır..

Biz bunların sağını çevirmek üzereyiz, arkasında Sudan ve Somali vardır, buradaki üslerimizi ve bir yığın ağımızı anlatmama gerek yok, tam on yıldır devam ediyor.

Sol tarafa gelince, orada devlet olarak sadece iki yapılanma var; Irak ve Suriye oradaki yapılanma, üs ve askeri kuvvetlerimizi zaten cümle alem biliyor.

Görüldüğü gibi, batı turuncu devrim adı altında bizi kuşatmak için nereden kuşatmaya ve yıkmaya başlamışsa, bizde aynı yerden onların ana merkezi, küresel çetenin uyduruk devletini ve onu ayakta tutan şimdiki en kuvvetli jandarmaları olan Mısır’ı kuşatmış oluyoruz; tabii o uyduruk turuncu devrimleri ile yukarıdan yani Ukrayna ve Gürcistan bizi kuşattıklarını da unutmuş değiliz.

Şimdi dünyada nüfus kağıdı ile girdiğimiz yegane iki ülkedir Ukrayna ve Gürcistan; oraya verdiğimiz silah ve İHA'larla hem Rusya’yı altından çevrelemiş hem de Akdeniz’i İHA'larımızla tam kontrol altına aldık, artık bu denizde kuş uçsa haberimiz var ve Kırım’ında ensesindeyiz.

Evet bütün bunları niye yazdım? Türkiye bütün bunları yapıyor da Akdeniz’de o kadar kefere donanması varken, ne oluyor da elini kolunu sallayarak iş yapıyor?

Evet neler oluyor:

1- Türkiye'nin tarihi rolü, onu tekrar tarih sahnesine sürmüş ve bununda hakkını veren bir hükümetle, o hükumete hareket kabiliyeti tanıtan bir nesil gelmiş bulunmaktadır.

2- Dünya milletleri, kendilerine iyilik yapanlara ihanet etmek farzmış gibi, bunu terk etmeden ısrarla yapan Yahudi’den bezmiş, ama resmi devletlerini kaptırdıkları için ve de paradaki hakimiyetlerinden dolayı bu küresel çeteye ses çıkaramaz durumdadırlar; ama bu devletlerin, derin devletlerindeki vatansever bürokratları Trump – Bronson - Putin gibi isimleri, Yahudi ile iş birliği yaparak iktidara taşımış, onlarda ellerinden geldiğince küresel çetenin tezgahını insanlarına duyurmaya çalışmaktadırlar; ama her şey rağmen bu çeteye karşı hareket edecek gücü kendilerinde görememekte ve bu çeteye çelme takacak birini -tıpkı Mesih bekler gibi- beklemektedirler ve o Mehdi/Mesih olabileceğini gözlerine kestirdikleri Erdoğan ve Türkiye devleti bunu yapabilecek güce erişmiş AB, ABD ve Rusya’da buna kanaat getirmiş durumdadır.

Yakın zamanda oluşan korona salgını vasıtası ile bu düşmanlık ve nefret tavan yapmış, bunu takmayan ama takar görünen tek devlet olarak, hem rolünü oynamış hem de askeri ve sanayii faaliyetlerini hiç aksatmadan devam ettirmiş ve ettirmektedir.

Bütün bunlar olurken Batı, Türkiye'nin hareketlerini en alt seviyede takip etmekte ve bilhassa AKdeniz’de önünü kesmek bir tarafa, adeta önünü açmaktadır; benim gördüğüm bu gerçeği, ben görüyorum da küresel çete görmüyor mu? Tabii ki görüyor, hem de 20 yıldan beri..